'Kuru laf'
Evet karnı tok.
Herşeye bir bahane;
Onda O yürek yok..!
Gökte barut, yerde kan.
'Cahil' dedin de ağam;
Çobanız biz çoban..!
'Banane' dedi,
Bir ben miyim ?
'Gül' dedim gül sendin,
Niçin vefasızlık ettin..!
Evet;
Vurun kahpeye dedi,
Dedim ki;
Garip buldun diye mi ?
Seni iblisin merkebi..!
'İyilik' dedim,
İyidir dedi.
'Nasıl yani?' dedim,
Gülümsedi;
Sen sahi kimlerdensin dedi..?
'Ne yapalım' dedi,
'Elimden birşey gelmez.'
Dedim ki ;
Sen tohumu atta,
O"ister verir isterse vermez..!
Evet;
Her biri bin alem,
İşgal edilmiş beyin.
'Kahrolsun' demekle,
Kim kahrolmuş ki Beyim..!
Ey Can;
Sevgiyle semirmiş,
Şımarık birine,
Sakın gülüveripte,
Gülleri incitme..!
Ey Can,
Kim kusursuz ki?
Ya görmeyeceksin, ya da görmemezlikten geleceksin...
Şefkatsiz gönül, zihninde benlik!
Mutluluk şarkısı;
Al sana şenlik..!
Gül dedik,
Hep gülüverdik.
Usta be;
Bir tebessüm görmedik...
Evet;
Zekeriya Marangoz, Dikişçi İdris !
'O kim ki ?' Öyle mi ?
Ah seni iblis..!
İşte Dünya !
Bir sana, hep bana.
Buyrun taksimata...
Yeter ki kaybetmesin özünü,
Sevdinmi çekeceksin nazını...
Paydaşlık dedin ya,
Bir sana,
Bin bana !
Buyrun işte dünya.
Tıkansada kulaklar aldırma,
Duyacak olan Can kulağı sonuçta..!
Bin kere incinir,
Bir kere incitmezsin.
Sahi sen kimsin..!
Bayım ;
Kadın !
Kanattır anlayana,
Selam Can içindeki Cânana...
Ey Can !
Kısacık bilmece:
Kimi leşe, kimi güle
Aşk olsun bilene...
Heyhât! Olan olmuş ;
Genç Adam sırtından vurulmuş...
Kaçak ve kurnaz,
Tilki bu ;
Dünyayı ver, doymaz !
Buyrun Dünya,
Bin can bir pula
Heyhat !
Anlık saltanat uğruna...
Beyim çevreciyiz ya !
Barut fıçısı dünya ,
Buyrun kampanya...
Ya Dost
Bizi inciten münkir taşı değil ;
Sahte gözyaşı !
Beyim 'İnsaf' dedin de,
Dert bu söyletiyor işte...
Ya Dost aldırma
Demir bu altın değil ya;
Kusacak pasını sonunda !
Ey Can !
İnsan dedin de:
İncinip incitmesek keşke...
Dedik ya Sevgili;
Gülsün!
Gülüverde,
Güller açsın gönlümde...
Kimsin sen?
İrkildi Âşık birden
Hiç dedi;
Yoktum yokum ben!
Minicik beden,
Yüklenmiş kâinat !
Buyurun Beyim;
Sonsuz bir sanat...
Ölü gayret !
Nedir bu mâzeret ?
Kurumuş gönül,
Beyinde dert...
Sevdik, hep sevdik !
Zift dolu gönül;
Nerden bilecektik ?..
Hevesle geldi,
Bir heves uğruna gitti !
Bir varmış bir yokmuş,
Beyim, hikaye bitti...
Bir tebessümü,
Bin sadaka saysakta.
Görmedik Usta,
Göremedik ki asla..!
Âşık bu her an Bayram,
Erkânımız Şâh-ı Merdan !
Hacı Bektâş, Hacı Bayram;
'Hû' dedik ya Ey Can...
Derler, demesine de;
görmedin gözünle.
Ne bu kin beyim !
Bu salya niye ?..
İncindik, incitmedik.
Usta be !
Zıpkını biz, bizden yedik...
Beyim, mesele değer verip vermemek !
Değil ki yemek içmek...
Cim'dir cemâli,
Kokusu gül;
'Gül' dedim ya sevgili,
Gül'sün hadi gül...
Sevdik;
Sevdik sevmesine de,
Ey Sevgili !
Senden sevimlisini görmedik...
Ey Dost aldırma,
Herşey zıddıyla.
Münkir bu,
Övecek değil ya...
Bin yıllık şan,
Bu ne ihtişam.
İşte Atan !
Yürü ey Genç Adam...
Fatih bu Sultan !
Hudutlarda Hasan.
Şanlı ecdâd Selâhaddin;
Değil mi Alparslan ?..
Ey Can !
Doğru dokuz köyden kovulsa da,
Hak yerini bulur, sakın aldırma...
Ey Dost !
Merkep arısı bu; bal değil ki.
Gördü mü eti kemiği,
Bırakır gülü, çiçeği...
Mesele Gül vermek değil,
Gül olup, gülüverip;
İncitmemektir...
Annem şefkât dalı.
Dokuz ay, o günden beri,
Evet; her an Anneler Günü...
İrkildi birden, büktü boynunu;
'Hû' dedi Âşık 'Hû' !
Aşktır bu...
Her insan bir güzellik taşır;
Haktandır bu !
Mârifet görebilmektir onu...
Şikayet hep şikayet !
Etme, değil ki ebed.
Kahredici rahatlık;
Gizlemiş bin dert...
Der ya;
'Vefâsız kişiden olur mu çare ?'
Dost;
Dokundun gönlümdeki bam teline,
Evet vefasız bu,
Vefasız neticede..!
Âşık bu ya;
Aldırmadı münkir taşına,
'Aşk' dedi 'Aşk' !
Büktü boynunu sol yanına...
Söğütte dikilen fidan,
Doğudan batıya uzanan,
Doğulu - Batılı aman hâ aman,
Son yurdumuz bu Vatan!..
Hû...
On İki İmâmlar.
Şems, Mevlâna, Pîr Sultanlar;
Yolu yolumuzdur Ey Canlar !..
Âşık, mâşukunda kusur aramaz;
'Gül' dedim ya, gül dikensiz olamaz !..
Çocuk bu; inci tanesi,
İnsanlığın meyvesi.
İncitme sakın ha !
Cennet gülü, goncası...
Bin yıllık şan,
Çocuklar, selâm;
Bugün 23 Nisan !
Aman ha aman,
Son yurdumuz bu Vatan...
Yetim kalmasın Babadan,
Aman Allah'ım aman !
Çocuklar hepinize selâm...
Aldırma be Usta !
'Vefasız' dedik ya;
Bırakır yol ortasında...
Uzatma; buda !
Kurumasın sula.
Ey Şanlı Çınar,
Ne yaptılar sana ?..
Dünya bu;
Niçin bu hüzün ?
Sayılıdır günün,
Gülümse,
Gülümse be iki gözüm..!
Ey Dost !
'Sabır' dedin de;
Mesele, fırsat düştüğünde sabredebilmekte...
Sevmezsin !
Anladık anlamasına da;
Bilmem ki ne yaptık sana ?..
Yük alan sevinçli,
Yükü alınan kederli !
İnsan bu; ne garip değil mi ?..
Sağ ve Sol !
Akıl için birdir yol.
İster doğulu, ister batılı ol,
Devlet Babadır Oğul...
Oğul düşün bir an;
Uyur mu hiç düşman ?
Evlât, aman hâ aman !
Son Yurdumuz bu Vatan...
Yaranamadık Usta be !
Yük aldık, yük olmadık.
'Neden', 'niçin' de sormadık...
Kuluz işte, kusurluyuz !
Sevdik ama incitmedik,
Biz sevdiklerimizden zıpkın yedik !..
'Sabret' dedin de;
Bir tebessüm bekledik.
'Gül' dedik, gülümsedik,
Çok mu bişey istedik ?..
Elestü Bezmi'nden çıktık yola,
Buyrun, işte dünya !
Kısa bir mola...
'Kusur' dedin ya ?
Kusura bakma !
Öyle ya;
O bir Ayna...
Dedim 'Kimsin ?'
Dedi 'Hadi bil ?'
Dedim 'Mim'sin Mim'
Güldü, Gül kokulu sevgilim...
Cemâlin Cim,
Dedim 'kimsin ?'
Güldü, 'Gül' dedi !
Gül kokulu sevgili...
Ezelde dedik; 'Belî'
İlmin kapısıdır Ali !
Pîrimiz Hünkâr Veli,
Veysel mi ?
Can Bağının Gülü...
Çanakkale !
Geçilmedi işte.
Kim zincir vuracakmış,
Bu Asil Millete..!
Dost;
Dünya bu, çile !
Bazen hüzün, bazen neşe.
Evet gidiyoruz işte hep birlikte...
İki kere iki dörtte,
Aşk bu; Çile !
Delilik işte...
Biri Firavun, diğeri Moğol !
Düşman uyur mu hiç, agâh ol.
Bırak didişmeyi;
Birlikten kuvvet doğar Oğul...
Ey Can,
Mevlânâ ile Şems !
Güneş olmaya güneş te;
Mesele Şemsleşmekte...
Hor görme Onu !
O da Hakk'ın kulu.
Sahi ne oldu iblisin sonu ?..
Evlât, şefkâtli ol !
Hakk'ın eseri kul,
Gâyen Hak'sa oğul,
Budur çıkar yol.
Peygamber Âdem,
İnsanlığın Babası !
Sen, kusurcu benlik;
Kul, kulun aynası...
Kin, nefret,
Benlik yılanı gayret !
Nerdesin sevgi,
Sen ey şefkât ?..
Kim demiş 'Aşk akıl işidir' diye ?
Delilik işte !
'Aşk' dedi diye,
Çekildi Mansur ipe...
Ey Can !
Aşk'ın yoktur benzeri eşi!
Varlıkla sınanır; yoklukta bulur kişi...
Yönel Allah'a,
Dertlerin şifâ bula,
Rabbimiz şefkâtli ya;
Kıyar mı hiç kuluna ?..
Evet; Terziler piri;
Peygamber İdris.
Beğenmedi Âdem'i,
Çatladı İblis...
İnsanız işte,
Üzülsek te;
İncitmesek keşke !..
'Aşk'mı dedin ?
Taşı sırtında çarmıhını Beyim !
Taif'te taşlanmadı mı Can Ahmedim...
Cim'dir Cemâli, duruşu güzel.
Ezelden gelir, gelişi güzel.
Gül kokulu Sevgili, gülüşü güzel !..
Okurum Elif, Mim.
Yokluktur İcâzetim !
'Aşk nedir' mi dedin ?
Çile, çiledir Beyim !..
Tuzu kuru, Kârunla yarışır !
Heyhât; ne kokar ne bulaşır...
Yetmiş İki Millet,
Her biri ayrı Ümmet !
Yaratılana Şefkât,
En güzel Sünnet...
Yusufa Züleyha;
Mecnuna Leyla !
'Sevgili' dedin ya,
Nefestir sana...
Gül güle,
Gül dengi ile !
'Sevgili' dedin de;
İncinir deme 'bile'...
Gönlümde gül açar, çehremde gülücük;
Sen şefkatli Yâr, bir tebessüm azıcık...
Bin münkir taşına;
Demiyorsan eğer 'Ah !'
Ey Can !
Âşıksın, eyvallah...
Kusurlu gördü Âdem'i,
İblis bu; serseri !
Dön kendine bak,
İnsan; Hakk'ın eseri...
Deve hendek atlar atlamasına da;
Gayreti yok !
Hak ne yapsın ona...
Derler ya;
'Aşk ağlatır, dert söyletir!'
Üzülme Dost,
Hak, sabredenlerledir...
'Çilem' dedi Âşık 'Çilem!'
Aşk budur Bayım !
Başka şey bilmem...
Katı kalp;
Bin parça surat !
Yapma Bayım,
Şefkâte inat...
Kuş tüyü yatak,
Yorgansa kat kat !
Buyrun sanat;
Bayım edebiyat...
Ey Can;
Gel etme, imtihan işte !
Bir gülüversen de,
Güller açsa gönlünde...
Sâhi, bu 'Sen - Ben' neyin nesi ?
Alevi - Sünni;
Değil mi Peygamber Âdem'in nesli ?..
Bayım !
Yokluktur bizim yolumuz,
Biz Aşk'ı çilede bulmuşuz...
Ey Can !
Ev sahibi gibi davranma,
Bin yıl yaşasan da;
Misafirsin dünyada...
Pîr, Pîrân; On İki İmâm !
Özümüz bir Ey Can.
Kimi Yunus, kimi Pir Sultan;
Medet yâ Şâh-ı Merdan !..
Usta be !
Dünya oyun sahnesi,
Oynuyoruz neticede;
Evet, kısacık kesitte...
Bal küpü oda,
Bol kese fetva !
Babadan Oğula;
Bayım, moda...
Usta be;
Hasretiz bir tebessüme.
Katlandık bir gül için,
Bunca dikene..!
'Kimsin ?' dedi,
'Hiç...' dedim !
Birden İblis;
'Ben' dedi 'Ben',
'Babama eyvallah etmem !..'
Kin yüklü beyin,
Çürümüş irin !
Etme Beyim;
Çocuğuyuz Âdem'in..
Oğul Biz,
Peygamber Âdem'in neslindeniz !
Toprağa Ana; Devlete Baba deriz...
Nedir bu mızıkçılık ?
Ömür dediğin, kısacık !
Dünya oyun sahnesi,
Düşünürsek azıcık...
Ey Dost !
'Ömür' dedin de;
Akıp gidiyor işte,
İstesekte, istemesekte...
Çatlıyor hırsından,
Diken gibi saçları !
Şefkatten nasipsiz,
Çatılmış kaşları...
Çatıldı kaşları,
Kin dolu bakışları !
Bırak dili, meşrebi,
Beyim biraz hoşgörü..!
Karakter meselesi Evlât !
Aldırma bırak,
Sen işine bak...
Oğul !
Yol, yoldaş ile alınır.
Dost, düştün mü tanınır !..
Baş eğmişim Şâhı Merdan Ali'ye,
Dertliyim döktüm sazın teline,
Erenler ceminde hû diye diye,
Cami benim cemde benim kime ne..!
'Kızıl Elma' dedik !
Baş verip, boyun eğmedik.
Dönmek mi;
Asla düşünmedik..!
Can Ahmed'in Dalı,
On İki Cennet Gülü,
Yol O'nun Yolu;
Medet Yâ! Esedullah Ali...
Can Muhammed'in dalı,
Zehra'nın Goncası Gülü,
Hasan ile Hüseyini,
Medet Şâhı Merdân Ali !..
Yolunu yol eyledik,
'Medet Şâh-ı Merdan !' dedik,
Acep kime ne eyledik ?
İncindik ama incitmedik...
Açtılar aramızı hep azar azar !
Özümüz bir; ten ayrı olsa ne yazar...
Ey Can !
'Sen - Ben' nedir ?
İlk kusur icâd eden, iblis değilmidir ?..
Ne idin, ne oldun; sakın unutma !
Kalırsın sonra kış ortasında...
Bir tok; dokuz aç !
Bayım buyur bol keseden saç...
Boş şeylerle dolar beyin !
Başı boş bırakma beyim...
Ey Sevgili !
Yoklukta olur mu hiç 'ben' ?
Ne yana dönsem;
'Sensin, Sen'...
Vedalar; ayrılık eylemi !
Sevgili;
Biz ayrılmadık ki ezelden beri...
Bunca rahmet, onca nimet !
Bayım; nedir bu cinnet ?..
Ey Can!
İncitirsin deme 'Niçin-Niye,
Bülbülün figânı gonca güle...
Hû...
Şehit Bu !
Oğul, Hayy'dır O;
Hamza Uhud'da,
Mehmedim Hudutta !..
Nerde şefkât ?
O bid'at, bu bid'at !
Heyhât;
Bu ne surat ?..
O Cehennemlik, bu Cehennemlik !
Bir sen kaldın; buyur Cennetlik...
Ona kâfir, buna kâfir !
Sâhi sende bu kâfir hastalığı nedir ?..
Olmaz da ne demek !
Sabret Oğul;
Bil ki; sabırla alınır yol...
Ey Oğul !
Sabredilen değil;
Sabredenlerden ol...
Yönel Allah'a,
Seni gâfil sansınlar.
Dışın halk ile olsun;
Bırak sırıtsınlar...
Yâ Dost !
Gel incitme.
Tende ayrı düşsek te;
Özümüz bir, ezelde...
'Yobaz' dedin de;
Bilmem ki kastın ne ?
Bak Hünkâr Pîrime;
İncinsen de incitme...
Öyle ya;
Soluk soluğa,
Her saniye koşuyoruz,
O'ndan geldik O'na...
Bu çığlık niye ?
'Aşk' dedin işte !
'Aşk' dedi diye;
Çektiler Mansur'u ipe !..
'Çilem' dedi 'Çilem !'
İrkildi birden !
Hey kendine gel;
Ne bilsin çekmeyen ..?
'Rahatlık'
Dökülür ağızlardan hep !
Asrın rahatsızlığı,
Bilmem ki nedir acep ..?
Dert bu Beyim,
Söyletiyor işte !
Susmak istesekte istemesekte...
Çile;
Aşktır bilene !
Üzülme; Gülsün,
Gül dedim işte...
Ne şirin bir kulsun,
Gönlün neşeyle dolsun,
Hızır Ata sırdaşın,
Cum'ân bayram olsun...
Ey Dost !
İncittiler hep sevdiklerimiz.
Can evinden yedik zıpkını biz...
Can bağında Gül'sün,
Ne güzel bir Kul'sun.
Ey Şefkatli Yâr;
Sana selâm olsun...
Derler ya;
'Peygamber ve Gençlik !'
Uhud'da Musab, Hudutta Mehmetçik !
Selâm sana Ey Gençlik...
Ey Benlik;
Nedir bu hınç !
Birlikten doğarmış güç.
Böyle gelmiş, böyle gider mi hiç ?..
Ey Can
Güneş güneştir de !
Evet asıl mesele ;
Güneşleşmekte...
Geldik ezelden,
Misafiriz hem !
Bu 'sen - ben'
Sâhi neden ?..
Gül gülü bula,
Gönlünde güller açıla,
Bugün Cum'a ya;
Haydi mübârek ola...
Benlik bu ya;
Nedir bu riya,
Az mı mürekkep yaladı güyâ !..
Evet insan;
Hakkın eseri,
Bu benlik neyin nesi ?
Bitirmedi mi Beyim kibir iblisi..!
Ey Dost ;
Dünya sahnesi bu !
İnsan iradesi ile üstlenir
Kendi rolünü...
Sen Vefalı Sevgili, Duruşu Güzel,
Hani gelmiştin ya gelişigüzel;
Bu nasıl bir incelik Gülüşü Güzel...
Şikayet mi ?
Kimi kime ?..
Ey Can;
İnsanız neticede...
Ey Can;
Herşey zıddı ile.
Üzülme !
Kıştan sonra bahar,
tüm güzelliğiyle...
Ne yaparsan yap;
Kusur bulurlar evlât !
Aldırma bırak,
Sen işine bak...
Kerâmet;
Evet, Hak !
Aman ha evlât,
Sen istikâmete bak !..
Mârifet;
Kalp kırmamak !
Evet Evlât gerisi teferruat...
Üzülme Evlât !
Ne yaparsan yap;
Anlamaz ahmak !..
Kuvvet ve Şefkât sahibi Hak !
Gözyaşlarına dayanabilir mi evlât ?..
Dünya bu;
Geldik bir kere.
Gecesi hüzün,
Gündüzü çile,
Alıştık be Usta;
Alıştık neticede..!
Evlât Dünya bu ya;
Kimi yokluğa, kimi sonsuzluğa...
Ey Can, bırak feryadı !
Aşk; ateştir, pişirsin çiğ yanını...
Ey Can !
Bırak üzülme.
Haklı isen zaten Hak seninle...
Ey Evlat !
Rahatlık, gevşekliğe;
Darlık, hedefe götürür insanı...
Bilmem ki acep niye ?
'Aşk' dedi de;
Çektiler Mansur'u ipe !..
Ey Can !
Firavun'un azgınlığı, darlıktan değil;
Rahatlıktandı !..
Çilem dedi çilem !
Ey Dost;
Selamdır bana senden gelen...
'Bin yıl yaşasın' dersen yılana;
Dön zulmü kendinde ara !..
Ey Can !
Sen bir aynasın;
Bırak beğenmesin.
Bunu bilmez misin?..
Bir insanı kırdığında rahat uyuyorsan eğer;
vicdanını hesaba çekmelisin...
Nemmâm; Evet laf taşıyan !
Aman hâ Ey Can,
Getiren götürür inan !..
'Kul Hakkı' dedin de;
Semirdin işte !
Acep ne diyeceksin o gün geldiğinde ?..
Derler ya;
'İyi niyet taşıyla,
Döşeli cehennem yolu.'
Bayım amel niyete göre buyruldu!..
Bir kez dokundu diye !
Nedir bu feryat?
Bir kere de şükret;
Ne olur be evlat...
Ey Can !
Aldırma yan çizene,
Kargadan güle ne ?
Bülbül güle; Evet, Karga leşe!..
'Gül' dedin de,
Gönlün hep leşte !
Ey vefâsız;
Yan çizdin işte...
Anadolu’nun sesi,
‘Gönül Dağı’ bestesi,
Neşet dedin de Beyim;
Evet Bozkırın Tezenesi...
Hicret;
Çile - dert !
Selâm sana;
Hüzün Gülü Can Ahmet...
Seydiyaroğlu'yum; Yâ Hû Edep !
Erenler Şâhı Ali'dir elbet,
Cem olmuş yârenler; ne güzel Ümmet,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed...
Aşk bu; Çile !
Bin münkir taşı inecek tepene.
'Aşk dedi de Mansur;
Çekildi ipe !..
Ah Mekke !
İlk şehitse Sümeyye
Selam olsun tüm Ashab-ı Güzîne...
Çobandı O !
Peygamber Mûsa.
Firavun bu ya;
Beğenmedi asla !..
'Çilem' dedi Âşık !
Bir iç çekti;
'Sonsuzluk' dedi ve gitti...
İçi boş hırka;
Arz-ı endam !
Nedir bu Beyim,
Ne bu ihtişam!
Evlât!
Anlatma, dert çekmeyene derdini;
Avutursun boşu boşuna kendini...
Nedir bu madde ?
Zonk - zonk beyin !
Hey gidi Mânâ;
Gittin ne deyim...
Dervişlik dedin de;
Yâ hû güldürme...
Neler çekti Hüzün Gülü
Sahi Taif'te !
Dervişlik;
Kim demiş hırka ile ?
Bin taş inse tepene,
Gül atmaktır münkire !..
Mazlumlar ah çeker,
Sen gittin gideli.
Gökte Tekbir sesleri;
Gidenler geliyor geri...
Kızıl Elma; İleri !
Oğuz Ata'dan beri.
Bu Asil Milleti;
Yıkacaksın öyle mi ?..
Arkandan konuşup, yüzüne gülene,
Sinsi, ketum birine;
Evlât! Asla güvenme...
Evet güven !
Beyim güvenmek gerek.
Sen ey vefâsız ;
Söye sana ne gerek !..
Yol Ehlibeyt'in yolu,
Gül Seydiyar'ın gülü,
Ankara'da Hacı Bayram;
Pîrim Hacı Bektâş-ı Velî...
Sen! Ey Ebrehe!
Ne oldu yine?
Bekle!..
Diz çöktüremezsin,
bu Asil Millete...
Ey Can!
Yoldaşlık edeceksen Gül ile;
Bak zenci güzeli,
Bilâl-i Habeş'e !
Can bu yâ hû;
Gel incitme onu,
Her Can taşıyan;
Değil mi Hakkın kulu..?
Evlât;
İblis beğenmedi, Peygamber Âdem'i,
Tevâzu Âdem'in;
Kibir, İblisin eseri!..
Kimseye eyvallah etmezsin!
Doğru.
Sahi düşündün mü hiç, bu kimin huyu..?
Tebliğ !
Anlattı güya,
Ah seni benlik;
Nedir bu riya..!
Bir Temmuz ayı,
Ay ki, tam yarı !
Yıkamadılar bin yıllık
Şanlı Çınarı !..
Biricik inci tanesi,
Cennet çiçeği bebeğim.
Kurusun seni kıran eller;
Ah! Ben ne diyeyim...
Ya Hannân !
Ey kuluna acıyan,
Bırakma bizi bir an;
Bugün Bayram !
Mübârek olsun Ey Can.
Aman ha Evlât,
'Bişey olmaz' deme !
Düşün hele;
Bin dert, bir ihmâlin içinde.
Gül bu, kırma !
Bir gülüşü var ki sorma.
Öyle ya, ne bilsin
Kıymetini karga !
Dünya bu: çile !
Misafirsin üzülme.
Bir tebessüm etsen de;
Güller açsa çehrende.
Hırka ile taç !
Beyim pahası kaç ?
'Aşk' dedi Mansur;
İşte gâye ve amaç.
‘Aşk’ dedi Âşık !
Bir tebessüm etti,
Kaldırdı başını;
‘Yokluk’ dedi ve gitti...
Gönül bu evlat,
İncinir deme 'bile'
Saldırsın Ebrehe;
Dostun evi Kâbe'ye...
Dünya bu hüzün!
Sınanmayan var mı iki gözüm?
Sen üzülme; ebed bizim!
Nedir bu taassup,
'Sen - Ben' niye?
Ne bu kin? Sahi kime?
Sen! Ey kör basiret;
Taş çıkarttın iblise!..
Dünya bu! Çile.
Kim demiş;
'Rahatlık burda' diye?
Yaşıyoruz Beyim
Bazen hüzün, bazen neşe...
Kudüs'te Selâhaddîn,
Malazgirt'te Alparslan!
Budur işte Atan.
Yürü Ey Genç Adam!
Hızır Ata yoldaşın,
Dertlerin şifa bula!
Bugün Cuma'ya;
Haydi mübârek ola.
Derler ya;
'Bir eli yağda, bi eli balda.'
Bilmem ki Beyim,
Nedir bu tafra..!
Bozuksa maya;
Neylesin süt?
Kemik at evlât,
Hırlamasın it!
'Ben' dedi 'Ben'
Evet kibrinden.
Acep ne ister iblis;
Peygamber Adem'den..?
Hey gidi kemâlât,
Acep nerde liyâkât?
Bilgin dedin de;
Buyrun sihirli kağıt..!
Ey Can! 'Gül' dedin de,
'Gül' çile.
Neler etmediler ki,
Hüzün Gülüne.
Peygamber Âdem'in çocuğu!
Cennet goncası, gülü.
Dün olduğu gibi,
Bugün Anneler Günü.
Gül dedi ki güle;
Kusur mu diken güle?
Dedi gül güle;
Gülden köre ne?
Evlat;
Hangi peygamber çekmedi çile ?
Büyük dağların başı dumanlı olur neticede...
Yol ki; çile!
Döşenmiş diken ile.
Diyeceksen “niçin”-“niye?”
Etme! Kal kaldığın yerde.
Bin parça surat!
Nedir bu çehre?
Hey gidi şefkât.
Merhamet nerde?
Ey Can!
Aşk dedin de;
Sahi kim dedi
Ette kemikte?
Semir!
Kul hakkı kemir.
'Emeğe saygı' dedin de,
Sahi Beyim; bu nedir..?
Çile!
Bir ömür boyu.
Şefkât en güzel huyu.
Sevgili!
Sen, ey hüzün Gülü…”
Ey Dost;
Aldırma yan çizene,
Vefasızdan güle ne?
Gül aşktır bilene.
Gülsün, gül işte...
Kaskatı kalp,
Al sana bilge!
Hani merhamet?
Bin parça çehre…”
Yalan dünyayı dolandı,
Ey Şefkât yolcusu!
İncitiyor Müseyleme;
Bu ne gaflet uykusu!..
Etme Ey Can;
Önyargı, sûizan,
Değil ki Haktan...
Evet;
'Vatanı bir; Bayrağı tek!
Birlikten kuvvet doğar elbet.
Zafer yakındır evlat, ha gayret..!
“Oğul; Kadın bu!
Cennet kokulu O !
İncitme evlât;
İncitir seni Hak!..”
Marifet gül olabilmek,
Gülü gülde görmek.
Aşk mı dedin ey Can?
Gülü dikeniyle sevmek…
“Çok bilmiş ya güyâ,
Ah seni İblis!
Marangoz Zekeriya,
Evet! Terzi İdris…”
Ey Can!
Nedir bu “Sen-Ben” davası?
Değil mi Peygamber Âdem,
Hepimizin Babası?..
Vefâsızdan Gül’e ne;
Bırak gitsin üzülme !
Bülbül Gül’e, kuzgun leşe...
Bahtın açık ola,
Çehrende güller açıla,
Bugün Cumâ !
Haydi mübârek ola…
Ey can! Seven sevilir,
Sevmeyen ne bilir?
El hubbu lillah;
El-Vedûd’tur Allah…
Cennet kokulu Annem,
Evet goncası ben.
Sakın ha evlât;
“ Öf ” bile deme sen!
Ben Elif dedim, Sen sırıtıp güldün!
İblis ne idi dün? Gördün işte bugün!..
Benlik yılanı, Bir kaldırdımı başı;
Tanır mı Evlât, gardaş gardaşı!..
Oğul; ne demişti Peygamber Tâif halkına hatırla!
Hadi evlât, sen münkirlere aldırma…
Ey Sevgili!
Yaptın yapacağını yine.
Sahi ne idi o öyle?..
Bugün Cuma!
Gönlünde güller açıla,
Yolun Hakka vara,
Haydi mübârek ola!..
Memleket, evet !
İnsan canı gibi sevmeli.
Devlet mi? canından da çok sevmeli.
Düşün hele; Ebû Cehil’de Mekkeli..!
Makamın değil, Ahlâkın!
Suretin değil, Sîretin güzel olsun.
Öyle güzel, öyle güzel kul ol ki,
Dost sana sorsun;
“Söyle ne istiyorsun?..”
İsmail’sen, Azrail’den korkun niye?
Selâm olsun;
Hak yolunda kurban olan bunca Şehit ve Gazilere!..
-O kim ki dedi,
Hem O ne bilir?
O mu dedim; Hiç…
“Aşk” der, “Ben” demez!
Hem başka şeyde bilmez…
Kargalar gülüyormuş!
Yedikleri leştir Seydiyârim.
Hileli Post’tan değil;
İcâzetin Aşk’tandır Seydiyârim!..
Mevlâna’yım
Hâmuşum Şems’ime!
Gül kırbaç olur!
Atılır mı hiç;
‘Aşk’ diyen
Gönül Erine?..
Kutlu şehir Konya’da,
Belh’li Celâleddîn Hoca…
Görmeseydi Şems’imi;
Olur muydu Mevlâna..?
Allah’ımızın Settar ve Gaffar olduğunu bilipte,
Başkasının kusuruyla uğraşan,
Kendi ayıp ve kusurunu görmeyenden daha şefkatsiz ve basiretsiz kim olabilir?..
Tebliğ;
Evet, Hakk’ın emri.
Bırak düzeltmeyi!
İncittin, düzelmişleri…
Bunca nasihat yola getirmedi seni.
Bir musibete bel bağladın öyle mi?..
Sen, Ey Taassup!
Ne bu körlük,
Nedir bu ‘ben’ ?
Bak; iblis çatladı gülmekten…
Cahili, cesareti;
Âlimi, kibri perişan eder!..
Gül secdede,
Sırtındadır Gülcük.
Uzatır secdeyi,
Şefkât Peygamberi…
Ey Can..!
Kusurcudur iblis.
Biz Âdem’in çocuklarıyız!
Elestüde, ebedde biriz.
Evet şefkatlidir bizim Rabbimiz…
Evlât;
Hırslıya gönül ırmağından tevâzu suyu serp ki;
O zavallı, hem kendini hem seni yakmasın…
Seydiyârim sana geldi,
Gönül dergâhına girdi,
“Marifet bir güldür” dedi,
Şeyhim Ali Semerkandî.
Taş gibi olursa kalp,
Kâr etmez ona nasihat.
Ey Hannân olan Rab;
Kul ki sen’in en güzel eserin…
Mehmetçik’tir Muhammed’in mânâsı,
Korkutur düşmanı “Allah Allah” sedâsı,
Kurban oldu bunca ana kuzusu,
Vatan aşkı imândandır! değil mi..?
Ey Can ;
Derman olur dert,
Aşk ağlatır elbet.
Hele bir sabret..!
Çile Peygamberi Ashâb-ı Güzin,
Yolumuz çile, hüzündür bizim.
Hacı Bektaş, Âşık Yunus hepimizin,
Evet; Yolumuz sevgi, Şefkattir bizim.
Yanlışta ısrar niye?
Ne bu hırs, kinin kime?
Dön Hakk’a gel etme!
Sahi inadın kime..?
Yakışır mı hiç ikiyüzlülük,
Hakk’ın güzel kuluna?
Bak ne diyor Aşk Eri Mevlâna:
'Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.'
Ne olur Allah aşkına…
At iftirayı,
İzi kalsın öyle mi?
Bilmem ki ne der;
Allah ve Peygamberi!..
Ezelde bir, ebede gideriz!
Oğuz, Selahaddîn, Can Hüseyin’leriz!..
Vatanı bir, bayrağı tek;
Evet! Biz asil bir milletiz…
Vatanım!
Biricik barınağım.
Ne hâle düştü,
Vatanını kaybedenler;
Aman Allah’ım!..
Medet yâ;
Barak Baba, Sarı Saltuk,
Pîr Ahmed Yesevî.
“İncinsende incitme” buyuran;
Hünkârım Hacı Bektâş-ı Velî.
“İnne Meâl Usri Yusrâ”
Buyurdu Hakk..!
Akrep daraldımı ne yapar evlat..?
-Bırak şunu yaramaz bi insan!
Gördün mü?
-Duydum be adam!
İftira,gıybet haram.
-Anlamadım?
Bekle, anlatır sana Hak o zaman!
Ey Dost !
Düşmanımın dil kırbacı değil,
Dostumun gül kırbacı;
Gönlümde derin izler bırakır…
Oruç, Evet Siyam.
Bugün bayram..!
Şükür Ey Rahmân,
Ya Zel-Celâl-i Vel-İkrâm…
Bugün Cuma!
Hastalara şifâ, borçlulara edâ,
Gönüller sevgiyle dola!
Haydi mübârek ola…
Duymadın mı sen Yunus’u,
Hem Tapduk Emre’mi?
Gül Köprücüm
Nur Mahsenlim,
Ali Semerkandî’mi…
Ey Can!
Bırak gülsünler.
“Kim bu gafil” desinler.
Sen “Aşk” de…
Mansur gibi ipe çeksinler!
Oğul!
Üzülsen de üzme,
Hor görüp küçümseme,
Bak Hünkâr Pîrime;
Evlat! İncinsen de incitme…
Nedir bu çehren?
Küsmek için bahane arıyorsun.
Etme gönlüme yük;
Beynimi kemiriyorsun.
'Huzur' dedin de Evlât ;
Hak'la meşgul olursa kalp
Bırakır mı onu Şefkatli Rab...
“Çoban!” Öyle mi..!
Peygamber mesleği…
Beğenmedi iblis,
Evet; Atan Âdem’i..!
Sen taş atan adam!
Ne der acep sana atan?
Gel etme,eyleme
Senin de değil mi bu vatan..!
Ey Oğul!
Baktınmı sanırsın Musâ,
Birde ne görürsün?
Firavun’dur hâşâ!..
Aşıktır Veysel, candır nefesi
Neşet dedin de; bozkırın tezenesi,
Mektebi sevgi, evet Aşk'tandır icazeti;
Sen ey Seydiyarlı, hayyât terzi..!
Ey Aşkın Güzelciği Züleyha!
“Yusuf’tan güzeli var” dedin ya;
Sahi kimdi O?..
Söyle O’nun aşkına!
Can Ahmet!
En güzel huyu şefkât.
Bürünürsen ahlâkına;
Evet, ne güzel bir sünnet…
Kur’an’da Sûre-i Nisâ.
“Kadın Hak Nuru” dedi Mevlânâ.
Sığınaktır, elbette anlayana,
Metâ değildir asla..!
Ey Can!
Irkın, rengin ne olursa olsun,
Sen Peygamber Âdem’in çocuğusun.
Duan kabul ola,
Gönlün nur ile dola,
Bugün Kandil ya;
Haydi mübârek ola!
Derler ya;
“Nuh” der de “Peygamber” demez.
Bin kere gülüver,
Bir tebessüm etmez.
Gül dedi ki bülbüle;
“Bak şu gülen gençlere!”
Bülbül dedi şol güle;
“Ne mutlu gülen çehreye.”
Nisan, Mayıs, Haziran
Tüm çocuklara selâm!
Kırmayın cennet çiçeklerini,
İncitmeyin aman!..
Hak’tır rızkı veren,
Çalışmaktır kula düşen,
Değilmiyiz Ben-î Âdem?
Kim işçi; kim işveren...
Eğer gönlümde isen,
Fizan’a bile gitsen,
Ben, ben değil; Sen
Sen değişmez isen…
Ne güzel Komutan!
Yanında Ak Sultan.
İşte Ulubatlı Hasan!
Selâm; Ey Asâkir-i İslâm…
Ey Can!
Evet Ramazan,
İkrâm et o zaman.
Değil mi Haktan?
Cümle can taşıyan
Derler ya;
Şehitler Ölmez!
Aşkı olmayan bunu bilmez.
Kör basiret! Evet görmez.
Vatan bu evlât; şakaya gelmez!..
Oruç; ilâhi emir,
Kur’an’da “Sıyâm” denir,
Ödülü sır, ebedde verir;
Mübârek olsun Leyle-i Kâdir…
Görme kulda kusuru,
Beşerdir bu yâhu!
Selâm sana sevgi dolu,
Ey şefkât yolcusu…
Tek isteği vardı:
Rahatlık; erdi!
Sahi Bayım,
Bu mutsuzluk, neyin derdi?..
Doğu, Batı, Güney, Kuzey, Egeli;
Bu Vatan hepimizindir ebedî !..
Sen!
Ey bin yıllık Şanlı Çınar,
Budandıkça kök salar.
Bekliyor surda bak;
Ulubatlı Hasan’lar!..
Sımsıcak bir Temmuz,
Gecesi buz!
Ey “Hafîz” olan Rabbimiz;
Bu son yurdumuz.
Oğul;
Güzellik tende değil, Can’da!
Mecnun bu evlât;
Kusur mu görür Leyla’da?
Sen yaradılanı sevsen,
Kimseyi incitmesen!
Sevmese yaratmazdı;
Ah bu sırrı bir bilsen…
Elbet Hak yerini bulur,
Sanma yaptığın yanına kalır!
Derler ya;
Zulüm ile âbâd olanın,
Sonu berbâd olur!..
Ey Can!
“Gül” dedin ya;
İncitme sakın hâ!
Gönül bu ya;
Kırılır dokunduğunda.
Gam çekme ey Can!
Dost mu olur vefasızdan?
Katran bu; kaynat!
Şeker olmaz ondan.
İşte yeşil kubbe,
Yakışmış Hüzün Gülü’ne,
Bak Ömr-ü Şerifine;
Yarısı hüzün, yarısı çile.
Çehrende tebessüm,
Ne kadar şefkatlisin!
Bu ne merhamet;
Sahi Sen kimsin?
Merhamet,
Yaradılana şefkât!
Bu ne kibir, nedir bu hırs?
Kovuldu bu yüzden iblis!
Ölü gayret,
Al sana irâde!
Hazır bahane;
Heyhât kadere!
Dünya bu; devran!
Bunca yıl geçti bir an.
Dün gitti Ey Can, Bugün !
Haydi davran.
Sitemizi kullanarak KVKK bilgilendirmemizi, çerez kullanım ve gizlilik sözleşmesini kabul etmektesiniz.